Hemşire Suzan’ın İfşa İyilik Yolu

Suzan İfşa, yıllardır bir hastanede hemşire olarak çalışan, pozitif enerjisiyle herkesin takdirini kazanan bir kadındı. İşine olan tutkusu ve insanlara yardımcı olma isteği onu sadece hastalar arasında değil, meslektaşları arasında da çok sevilen biri yapmıştı. Her gün, her yeni hasta ile güler yüzle ilgilenir, onların iyileşmeleri için elinden geleni yapardı.

Bir sabah, hastanedeki yoğunluğun ardından, Suzan’a abisi Kaan’dan bir telefon geldi. “Suzan İfşa, biraz vakit geçirip kafamı dağıtmak istiyorum. Bu akşam birlikte bir yerlere gidelim, seninle sohbet etmeyi özledim!” dedi.

Suzan, abisinin davetini hemen kabul etti. İşte o an, hemşirelik mesleğinin dışında, hayatın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha fark etti. İnsanlara sağlık vermek için çok çalıştığı gibi, kendi sağlığını ve sevdiklerini ihmal etmemek gerektiğini hatırladı.

Akşam yemeğini birlikte yiyip, uzun bir sohbetin ardından, Kaan Suzan’a dönüp, “Gerçekten her zaman pozitif kalmayı nasıl başarıyorsun?” diye sordu. Suzan İfşa gülümsedi ve şöyle dedi: “Hayat kısa, her anı değerli. İyi şeyler düşünmek, başkalarına da iyi enerji vermek insanı hem içsel olarak güçlü kılar, hem de çevresindekileri mutlu eder.”

O günden sonra, Kaan İfşa da Suzan’ın bakış açısını benimsedi. Birbirlerine daha sık vakit ayırarak, sadece işleri değil, hayatı daha pozitif bir şekilde yaşamaya başladılar.

Suzan İfşa, iyileştirici gücünü sadece hastalarına değil, tüm sevdiklerine de yansıtmaktan mutluydu. Hemşirelik mesleğinin en güzel yanlarından biri, başkalarına umut olabilmekti ve Suzan, her geçen gün bu yolculuğa daha fazla anlam katıyordu.

Yorum yapın