Elif, İstanbul’un kalabalık sokaklarında, yaşamın zorluklarıyla baş etmeye çalışan genç bir kadındı. Ailesiyle birlikte büyürken pek çok sıkıntı yaşamış, ama her zaman başını dik tutmayı öğrenmişti. Hayatında pek çok mücadele vardı; ancak o, hayatta kalma mücadelesine rağmen insanlara karşı hep nazik ve anlayışlı olmayı tercih etti.
Bir akşam, Elif, alışveriş yapıp eve dönmek üzereyken, bir arkadaşından gelen telefon yüzünden uzun bir süre yürümek zorunda kaldı. Düşünceleri kafasını meşgul ediyordu, bir an için çevresini pek de dikkatli gözlerle izlememişti. O kadar yoğun düşüncelerin içindeydi ki, bir süre sonra cebindeki paranın kaybolduğunu fark etti. Üzerinde hiçbir parası kalmamıştı, ve gece oldukça geç olmuştu. Elif, sakin olmaya çalışarak etrafını izlemeye başladı.
Bir süre sonra, kalabalığın içinde Elif bir yardım isteğiyle karşılaştı. Yanına gelen yaşlı bir adam, bir dükkandan ekmek almak için birkaç kuruşa ihtiyacı olduğunu söyledi. Elif, içinde bulunduğu zor durumu düşünmeden, yardım etme kararı aldı. O sırada Elif, bazen hayatın zorluklarına karşı insanlara el uzatmanın, bir nebze de olsa, iç huzuru sağladığını fark etti.
Elif, aynı şekilde etrafındaki insanlarla da yardım etmeye çalıştı. Ne zaman zor bir durumda olsa, geçmişte aldığı bir dersi hatırlıyordu: İnsanlar birbirlerine yardım ederek güç bulur. Elif, sonrasında sokaklarda karşılaştığı insanlar sayesinde kendisini daha güçlü hissetti. Her ne kadar zor zamanlar yaşasa da, çevresindeki insanlarla küçük de olsa umut verici bağlar kurmak, ona güç veriyordu.
O günden sonra, Elif, her karşılaştığına yardım etmeye çalıştı. Birinin zor durumda olduğunu gördüğünde, kendi zorluklarını bir kenara bırakıp yardımcı olmaktan kaçınmadı. İçindeki iyilik duygusunu hep koruyarak, bir yanda yardımlaşmanın, diğer yanda da insanlığın değerini öğrenmişti.
Elif’in yaşadığı o zor anlar, onun sadece dışarıdan değil, içsel olarak da daha güçlü ve yardımsever bir insan olmasına vesile olmuştu.